Korkunun Renkleri 20

Hıdır Amangeldi
Çeviren: Hüdayi Can

(Önceki Bölüm)

“Hu, Hak... Hu, Hak...” diye sesli zikir çeken dervişin sesi ta uzaktan duyuluyordu. Harabedeki baykuşlar onun sesiyle uçmak zorunda kalışlarına üzülüyor gibi zorlukla çırpıyorlardı kanatlarını. Sonra da fazla uzağa gitmeden tekrar yere konuyorlardı. Dervişin sesine katılıp “Huv, huv...” ediyorlardı. Derviş ulu söğüdün altına gelince sığırcıklar gökyüzüne savrulan bir avuç boncuk gibi havalandı. Korku edeple dervişe selam verdi. Derviş:
"Sor sualini Korku, dedi, yanındaki de dinlesin. Korku'nun yanındaki Murat'tı. O dervişe de, baykuşa da, sığırcıklara da şaşkın gözlerle bakıyordu. Korku sorusunu sordu.
"Ey derviş, sen Allah'ı seviyor musun, yoksa ondan korkuyor musun?"
Derviş, Allah sözünü işitince yine “Hu, Hak...” dedi ve Korku’ya şöyle cevap verdi:
"Ben Allah’ı korktuğum için seviyorum, sevdiğim için de ondan korkuyorum. Allah'tan korkum, Allah'a sevgi yolumun ışıklarıdır. Allah'tan korkum, birden beni bırakıp giderse korkusu, benim en aziz duygumdur..."
Korku Murat'a doğru döndü de dervişin sözlerini şöyle tamamladı:
"İnsan önce korkar, sonra anlar, en sonunda da sever. Hem öyle bir sever ki; korkusunu da sever. Eğer korkusu birden kaybolsa, sevgisi de sönüverecek gibi görünür. Böyle insanlar beni başlarına taç ederler. Benim başımın tacı da onlardır. Bu duygularla yaşamak için mutlaka derviş olmak gerekir de sanma."
Derviş son olarak şu sözleri ekledi ve yoluna devam etti:
"Bir korku vardır, korkuların padişahı. O da, Allah benden yüz çevirirse ne yaparım korkusudur... Hu, Hak... Hu, Hak... Hu, Hak..."

Yorumlar

Popüler Yayınlar