Pirin Kapısındaki Köpek / Hudayberdi HALLI

Pirin Kapısındaki Köpek

(Mesel)

Hudayberdi HALLI  

Bir zamanlar Harezm ülkesinin kadim Gürgenç şehrinde büyük şeyh Necmeddin Ebü’l-Cennab Kübra yaşıyordu. Mukaddes sırların hazinedarı, devrinin biriciğiydi. Mübarek nazarı bir kula düşse kötü huylardan arınır, kalbinde hidayet nuru uyanırdı. Şeyh Necmeddin Kübra’nın halkasındaki müridlerden üç yüz altmış kişi velilik mertebesine ulaşmış derler. Onun içindir ki şeyhin türbesinin bulunduğu mevkiye “Üç yüz altmış pirin ârâmgahı” denir.

Aslında o hazret hep gözü yerde, nazarı kademi üstünde gezer; göz kapaklarını kaldırıp da bir nesneye keskin bakışlarını diktiği olmazmış.

Yine şöyle bir hadiseden haber verirler. Bir seher vakti züht ve takva hakkında derin düşüncelere dalan Şeyh Kübra bir ara dikkatini bölüp yanından seyirtip geçmekte olan köpeğe çevirmiş bakışını. Köpek bu pak nazarla bir anda merhamete sezâvar olup, arınmış. Köpek ahlakından tasaffi edip asil bir hayvana dönmüş. Şeyhi gördüğü yerde, sadakatini ayan eder, onun ayaklarının önünde, başını yere koyup yatarmış.

Şehirdeki bütün köpekler o talihli kendi serdarları kabul etmiş, onun çevresinde toplanır, nereye gitse ondan ayrılmazlarmış. O nerede göğsünü yere koyup uzansa, diğer köpekler de çevresinde halka olurmuş.

Aradan vakit geçmiş, asil köpeğin de ömür piyalesi dolmuş. O talihli köpek büyük şeyhin kapısına gelip uzanmış ve canını orada teslim etmiş.

Şeyhin buyruğu ile köpeği münasip şekilde defnetmişler, mezarının başına insanlara yapıldığı gibi onun kim olduğunu bildiren bir mezar taşı dikmişler. Kaledeki köpekler feryat figan edip uluyarak yas tutmuşlar, kabrinin çevresinde mezar toprağına yaslanıp yatmışlar. Hak yolunun dervişleri onu da ziyaret ederlermiş.

Bunu beyan eden Ali Şir Nevayî şöyle dedi:

“Hiç yoktur âlemde bundan tuhfe söz,

Ki saadet ehli ite atsa göz,

Köpeğin bile sonuçta o nazar,

Verir zatına insanlıktan eser.”

O yere ziyarete varanlar Rabbin mukaddes yarlığının yalnız insana değil, hayvanlara, kuşlara da şamil olabileceğini anlıyorlarmış. Mir Ali Şir Nevayî “Lisanü’t-Tayr” adlı eserinde, bu durumu şöyle açıklıyor:

Evet, öyledir, lakin bu saadete ermek için belki de büyük Harezmli şeyh Necmeddin Kübra’nın ulaştığı mertebeye ulaşan nurani ârifin sana nazar eylemesi lazımdır.

O günden bugüne çok devran geçti, Ürgenç ağır savaşlar, yağmalar gördü, o köpeğin mezarı zamanla kayboldu. Ama halk arasında: “Hocanın köpeğini bile bî-hâl görme” şeklinde bir atasözü hâlâ yaşamaktadır.


(Türkmenistan Köneürgenç şehrinde Ebü’l-Cennab Necmeddin Kübra’nın mezarı üstüne kurulan türbe. Türbe, pirin vefatından yüz yıl sonra Ürgenç’in hâkimi olan Kutluk Timur tarafından yaptırılmış.)

Yorumlar

Popüler Yayınlar